Mısır Kahire’de, hem artan inşaat maliyetleri hem de enerji açığı sorunlarıyla karşılaşan Mimar Tarek A. Karim, yeni Kahire ve Giza projelerinde geniş yelpazede müşteriye hitap edebilecek bir çözüm üzerinde düşünmeye başladı.
Özel malzemelerden biri, yüksek sıcaklığı yalıtmak ve enerji tasarrufu sağlamak amacıyla, tuğla yapılmak üzere önerilmişti.
Bu tuğla duvarı geliştirmek üzerinde çalışırken Mimar Tarek Bey verimliliği nasıl artırabileceğini, tuğlanın ebatını % 10’una indirirken kaliteli özelliklerinin % 100’ünü nasıl muhafaza edebileceğini, yararlılığını azami seviyeye nasıl getirebileceğini araştırdı. Böylece bu yeni duvar teknolojisinin fikri ortaya çıkmış, bütün hikâye de burada başlamış oldu.
Bu bağlamda, bu fikrin geliştirilmesini tetikleyen etmenler şunlar oldu:
I. Hava koşulları gibi çevresel unsurları kontrol altına almayı hedeflemekten kaçınmanın yarattığı verimsiz boşluklar. Bu durum, daha iyi yalıtım metodlarını zorunlu kıldı.
II. Mevcut inşaat malzemelerinin ağırlık, sıcaklık ve ses yalıtımı açısından en iyi maliyet/fayda oranları. III. Geleneksel verimsiz inşaat usullerinden dolayı geleneksel binaların yüksek maliyeti.
IV. Enerji tasarrufu ihtiyacı.
Bütün bu eksiklikler ve yaşanan sıkıntılar bir araya gelerek yeni duvar sisteminin geliştirilmesine duyulan ihtiyacı ortaya çıkardı.
- Özel formüllü beton sayesinde tüm yapı tek katman olarak inşa edilir.
- Sıva ile kaplama içeren geleneksel usuller yalıtım verimliliğini azaltmış durumdadır. Bu da yeni sistemdeki yalıtımlı, yüzey bitirmesi yapılmış hazır prefabrik duvarların icadı fikrine yol açmıştır.